Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dikmen Hakimevi'nde düzenlenen Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi Paneli'ne katıldı. Bakan Tunç, kadına yönelik şiddetin bireyler ve toplumun vicdanını yaralayan, insanlık değerlerini sarsan çetin bir mesele olduğunu belirtti.
Tunç, "Kadına karşı şiddet, Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği üzere insanlığa ihanettir, bir insanlık suçudur" dedi. Kadına yönelik şiddetin insanlık onuruna yönelmiş en ağır ihlallerden biri olduğunu vurguladı.
Bakan Tunç, "Kadına yönelik şiddeti mazur gösteren hiçbir söz, hiçbir gerekçe, hiçbir bahaneyi tanımıyoruz ve tanımayacağız. Şiddetin üzerini örten, geciktiren, hafifleten her yaklaşım suçun ortağıdır" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı, mağdurun yalnız bırakılmadığı, hakkın süratle tecelli ettiği, koruma tedbirlerinin kararlılıkla uygulandığı bir sistemi daha da ileriye taşıdıklarını açıkladı. Kadının adalete erişiminin önündeki engellerin kaldırılmasının temel öncelikleri olduğunu belirtti.
Tunç, kadın hakim ve savcıların vicdanları ile adaletin tecellisi için büyük gayret gösterdiklerini, yargı personelinin yüzde 51'inin kadınlardan oluştuğunu açıkladı. Son 23 yılda kadınların adaletin kapısına güvenle ulaşabilmeleri için önemli adımlar atıldığını kaydetti.
Bakan Tunç, suç mağduru kadın ve çocukların faillerle bir araya gelmeden ifadelerinin alınabilmesine imkan sağlayan adli görüşme odalarının oluşturulduğunu belirtti. 81 ilde 167 adliyede, 176 adli görüşme odasında 155 bin adli görüşme gerçekleştirildiğini açıkladı.
"Kadına şiddet dünyanın sorunu, ülkemizin de sorunu" diyen Tunç, bir kadının bile şiddete uğramasının herkesi derinden yaraladığını ifade etti. Kadına yönelik şiddetin kırmızı çizgileri olduğunu vurguladı.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Beşinci Ulusal Eylem Planı'nın 2026-2030 dönemini kapsadığını hatırlatan Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde de aile hukuku ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin hedeflerin yer aldığını belirtti.
Bakan Tunç, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin yalnızca bir kurumun ya da kişinin sorumluluğu olmadığını vurguladı. Tüm kamu idarelerinden sivil toplum kuruluşlarına, kolluk kuvvetlerinden adalet ve hukuk düzenine kadar topyekun mücadelenin gerekliliğine dikkat çekti.