Gayrimenkul dünyasında kaos mu var? Konutta yaşanan açmaz nasıl aşılacak? Son günlerde hükümetin inşaat sektörüne destek vermek, biriken konut stokunu eritmek ve sektörü canlandırmak için yaptığı kampanyalar ne kadar etkili oldu? Tüm bu sorular ev sahibi olma hayali kuran ailelerin zihnindeki sorulardan sadece birkaçıdır. Bir konut sahibi olmak her aile sahibi insanın hayali ve en doğal insani hakkıdır. Bu geçmişte de böyleydi, günümüzde de değişmemiştir.
Ülkemizde de hükümetin gerek seçim öncesi piyasaları hareketlendirmek, gerekse konut sahibi olmak isteyenlerin hayallerini gerçekleştirmek için Ocak ayında 0,69 oranı ile kredi paketi açıklamıştır. Açıklanan kredi paketi ilk günlerde birçok ailenin heyecanlanmasına, hayallerine bir adım daha yaklaştıkları hissine kapılmalarına neden oldu. Kredi paketi uygulamasında ise birçok eksiğin olduğu sonradan ortaya çıktı. Peki paketin eksikleri neydi? Karşımıza çıkan en bilindik konu, konutların sadece müteahhitlerden alınabilecek konutlar olması. Oysa yeni konut denince kriter belirlenmeliydi. Kat karşılığı anlaşması ile arsa sahiplerinin elinde bulunan sıfır daireler bu kapsamda değildi, diğer taraftan aynı binada iş karşılığı olarak verilen ve satışa sunulan sıfır konutlarda bu kapsamda değildi, dahası mı temelden daire satın alıp, inşaatın tamamlanma aşamasına geldiğinde planların, hesapların değişmesi sonucu, sıfır konutunu satışa çıkaranların konutlarda kampanyaya dahil değildi. Bütün bu sayılanların tamamı sıfır konut stoku içinde olmasına rağmen, oturulmamış konutlar 2. El konut kategorisinde görüldü ve muaf tutuldu. Tüm bu eksiklikler, kampanyaya gereken ilginin düşük kalmasına sebep oldu.
Madalyonun diğer yüzüne müteahhitler açısından bakmak gerek. Konut üreticisi bu insanlar bu ülkenin insanları. Günümüzde konut maliyet giderlerinin yaklaşık üçte birinin işçilik gideri olması, işçilik giderlerinin mevcut muhasebe uygulamalarına göre faturalandırılamaması nedeniyle gider pusulalarında yer almaması, gelecekte de bu açmazın devam edeceğine, müteahhitlerinde konut fiyatlarını muhasebe kayıtlarında düşük göstermeye devam edeceklerini göstermektedir. Ayrıca söz konusu kampanyaya müteahhitlerinde destek olunması istenmiş, konutun eksper değerinin % 5’i kadar katkı sağlamaları gerekmektedir. Uygulamada ise bu müteahhitler tarafından tüketiciye yüklenmeye çalışılmakta, buda konut maliyetinin daha da artmasına neden olmaktadır. Zaten sınırlı bütçe ile konut almaya çalışan tüketicilerin belini daha da bükmektedir. Uygulaması yapılmayan karar karar değildir mantalitesi ile bu realiteden de kaçınılmalıdır.
Kampanya var, konut satışı yapılamıyor. Acaba, kampanya paketi hazırlanırken bu detaylar düşünülmeden acelemi karar verildi? Tüm bu olaylardan sonra konut sahibi olma hayali kuranlar hükümetten beklenti içine girmiştir. Hükümet, konut sahibi olma hususunda denge ve hakkaniyet gözeterek talebi dengelemek için; nasıl ilk kez konut alacaklara destek sağlıyorsa, aile konutu dışında ikinci yada daha fazla konutunu alanlara yüksek vergi oranı getirilerek sermaye sahiplerinin haksız rekabetin önüne geçmeli, kredi kapsamının genişletilmesine, 2. El konutlar içinde makul vade ve faiz oranları ile yeni kampanyalar açılması, ekonomik istikrar ve popülist kararlardan uzak durulması yönünde kararlar alması her vatandaşın beklentisidir….