Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün faaliyet alanlarını kapsayan yeni yasal düzenleme teklifine ilişkin kamuoyunda yer alan iddialar üzerine yazılı bir açıklama yaptı.
Bakanlık, sosyal medyada ve bazı basın organlarında çıkan haberlerin “gerçekle bağdaşmadığını” belirterek, düzenlemenin yalnızca korunan alanların sürdürülebilir yönetimi ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacını taşıdığını vurguladı.
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, 10 Ekim 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan kanun teklifi, 15 Ekim’de TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edilerek Genel Kurul’a gönderildi. Ancak teklifin kamuoyuna yansımasının ardından “milli parklarda petrol ve doğal gaz araması yapılacağı”, “alanların özel sektöre devredileceği” gibi iddialar gündeme geldi.
İddialardan birinde, milli park sınırları içinde petrol, doğal gaz, trafo veya su tesisleri gibi altyapıların kurulmasına izin verileceği öne sürülüyordu. Bakanlık bu iddiayı yalanladı ve mevcut yasal çerçevede geçerli olan “kamu yararı ve zaruret” ilkesinin korunduğunu açıkladı.
Açıklamada, bu izinlerin yalnızca bölge halkının zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olabileceği, örneğin elektrik, su, ulaşım ve telekomünikasyon gibi altyapı hizmetlerinde zaruret şartı arandığı belirtildi.
Bakanlık ayrıca, “Milli park dışı alanlardan geçiş imkânı varsa izin verilmeyecektir” ifadesinin yeni düzenlemede açıkça yer aldığını, bu yönüyle teklifin izinleri genişletmek yerine daralttığını vurguladı.
Bir diğer iddia, milli park alanlarının işletmesinin Cumhurbaşkanlığı’na devredileceği yönündeydi. Bakanlık, bu iddiayı da “asılsız” olarak nitelendirerek, teklif metninde böyle bir düzenleme bulunmadığını bildirdi.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, halihazırda Orman Kanunu kapsamında yürürlükte olan işletme modeliyle herhangi bir fark olmadığı belirtilerek, “Korunan alanların sayısı son 23 yılda dörde katlandı” denildi.
Son 23 yılda Türkiye’deki korunan alan sayısının 172’den 688’e, bu alanların toplam yüzölçümünün ise 818 bin hektardan 3,4 milyon hektara çıkarıldığı belirtildi.
Koruma altına alınan sulak alan sayısı 9’dan 136’ya yükselirken, sulak alanların yüzölçümü 159 bin hektardan 1 milyon 186 bin hektara ulaştı. Ayrıca 2002’de hiç bulunmayan “yaban hayatı geliştirme sahası” sayısının 85’e çıkarıldığı kaydedildi.