AKSARAY'I TANITMAK KİMİN GÖREVİ?

AKSARAY

AKSARAY'I TANITMAK KİMİN GÖREVİ?

Derya Özaba | Gazeteci-Yazar

Bugün Aksaray Valiliği tarafından düzenlenen kahvaltılı basın toplantısına katıldık. Uluırmak Uygulama Oteli’nde gerçekleşen bu toplantıda, basın mensupları olarak hem dinledik hem de not aldık. ( şahsım olarak kahvaltı yapmadım, konuşmayı dinledikten sonra, Aksaray’da görev yapan gazetecilerin bu kadar aşağılanmasına gönlüm razı olmadı çünkü)

Sayın Valimiz basın mensuplarının “güzel haberler” yapması gerektiğini vurguladı, teşekkür ederiz. Lakin bizim kriterimiz haberin güzelliği değil doğruluğudur bu birincisi, “Güzelliği” herkesin bakış açısı belirler çünkü. Peki sonra ne oldu?

Toplantının konuğu, kendisini iletişim profesörü olarak tanıtan bir hanımefendi sahneye çıktı. Sunum eşliğinde konuşmasını yaptı. İlk cümlesi şu oldu:
“Ben Aksaray'ı ilk duyduğumda 'Aaa Aksaray diye bir yer mi varmış?' tepkisiyle karşılaştım.”
Ne kadar ilginç değil mi? Aslen Aksaraylı olan biri, Aksaray’ı hiç tanımıyormuş gibi konuşuyor. Hemşehrisi olduğu şehir hakkında bu kadar uzak ve mesafeli biri, şimdi Aksaray’ı “marka şehir” yapmak için Valilik tarafından kurulmuş bir birimin başına getirilmiş!

Yetmedi...
Sosyal medyaya "bataklık" dedi, sosyal medyada iletişim yokmuş! Bu çağda bunu savunan biri iletişim fakültelerinde ne anlatır gerçekten merak ediyoruz. Bizi – Aksaray’da yıllardır emek veren yerel gazetecileri – “sürekli olumsuz haber yapan, vicdansız” kişiler olarak tanımladı. Hepimiz yaptığımız haberlerle Aksaray’a hainlik yapıyorduk!
Sorduğu soru şuydu:
“Hiç mi içiniz sızlamıyor bu kadar olumsuz haber yaparken?”

Sayın hocam...
Keşke bir zahmet Aksaray'daki haber sitelerine girip baksaydınız. Kurumların yaptığı her etkinlik, her açılış, her faaliyet, her başarı haberi bizim manşetlerimizde! Ne kadar varsa biz o kadar yazarız! Biz burada yaşıyoruz. Bu şehirde sabah haber yazıyor, öğlen röportaj çekiyor, akşam toplantıya gidiyor, gece tekrar bilgisayar başında haber giriyoruz. Vicdan sorgusu yapacaksanız, önce haber yapmadan maaş alanlara sorun. İsminin başına dönemsel alınmış unvanlar koyarak, devletin sıcak odalarında dışarı çıkmadan iletişimi anlatmaya çalışan, aybaşında unvanının maaşı belli olan ve hiçbir hayat mücadelesi olmadan başka şehirlerde “ben bilirim” kibri satanlara sorun.

Aksaray’ı tanıtacak kişileri dışardan ithal eden anlayıştan sıkıldık. Her yıl başka bir akademisyen, başka bir danışman, başka bir “projeci” geliyor. Bir sunum yapıyor, birkaç cümle kuruyor, bir de yanlış harita gösteriyor… Sonra şehirden ayrılıyor. Ardında boş vaatler ve bolca kibir bırakıyor.

Her gelen yönetim aynı hataya tekrar tekrar düşüyor!

Bizim meselemiz şu:
Aksaray’ın tanıtımında görev alacak kişi, bu şehirde nefes alan, çalışan, esnafla, gençle, çiftçiyle teması olan biri olmalı. Marka şehir olacaksak, bunu dışardan gelen değil, bu şehri yaşayan insanlar sağlar. Yöneticilerimiz hâlâ şehir dışından gelen bir akademisyenin “kuş konduracağına” inanıyor. Ama o kuşlar ne uçar ne konar. Şehre de faydası yoktur.

Ve eğer Aksaray’ın tanıtımına bir yerden başlanacaksa...
Önce Ankara’daki Meclis sıralarında oturan Aksaray milletvekillerinden başlanmalı!
Kendi şehrinin adını meclis kürsüsünde telaffuz etmeyen vekillerin temsil ettiği bir şehirde, yerel gazetecilere “siz neden tanıtmıyorsunuz” demek, vicdanı zedeleyen asıl sorudur.

Sayın Valimize naçizane tavsiyemizdir:
Gerçekten Aksaray için çalışan ve bu şehirde yaşayan insanlara güvenin! Şahsım adına konuşuyorum 7 sene boyunca yayınladığım derginin en çok para eden yeri olan ön kapağı hiçbir koşulda satmadım. Tamamen Aksaray tanıtımına ayırdım. Şehir dışına kendi imkanlarımla kargoladım. 20 seneye yakın Aksaray için çalışan bir gazeteci olarak resmi makamlardan tek teşekkür almadım, hiçbir yerde kibir yapmadım.

Şimdi sözümü başa sarıyorım !

Gerçekten Aksaray için çalışan ve bu şehirde yaşayan insanlara güvenin.

Çünkü biz burada kalıcıyız. Çünkü biz AKSARAY’IZ !




Haberi Sesli Oku